LP grubu üyeleriyle röporjtajlar

Yeni sayfanın içeriği
İnsanların bu projeye verdiği tepkiler nasıl? Güzel. Tamamen böyle süper,mükemmel olabiliceğini düşünememiştik. Fakat istatistiklere bakıldığında, bu işin süper olduğu gözüküyor. Jay-Z ile çalışmak nasıl birşey? Jay ile çalıştığımız için kendimizden şeref duyduk. İnsanlar Jay hakkında isteksiz ve aldırışsız biri olduğunu düşünüyorlar. Ben garanti veriyorum, Jay gerçek bir profesyonel ve çok yaratıcı bi kişilik. Beyonce bu işin içinde yer aldımı? "gülümseyerek" Malesefki hayır! Onunla tanışmayı isterdim.. Jay-Z ağır sözlerinin bazı yerlerini Mike 'a okutacağı için, kendine güvensizlik ve gayretsizlik hissettiği oldumu? Güvensizlikmi? Hayır, çünkü sen Jay-Z ile çalışıyorsun, biliyorsunki o dünyanın en iyi rapçilerinden. Onun en çok yapmak istediği şey bu. Şimdi biraz senden bahsedelim. Ben bateristleri her zaman bir futbol takımının kalecisi olarak görürüm. Takımın en ilginç işini yapar. Bu doğrumu? Ben gerçekten ilginç birşey değilim, fakat bu işi futbolla karşılaştırmayı sevdim. Aslında bateristler görünmez kurtarıcılardır.Onu ne kadar az duyarsanız o kadar iyi. Buna rağmen grubu baterist yönetir.İyi çalarsa herkes bunun normal olduğunu düşünür ama birkaç ufak hata yaparsa bunu uzun bir süre duyar. Geçen sene Malezya’da bir şov’da sahnede zıplamanız ve küfretmeniz yasaklanmıştı. Bu durumda hala gerçek bir Linkin Park performansını düşünebilir miyiz? Evet tabi. Kurallara uyduk çünkü Malezya’da ilk sırada şova çıkıyor olmanın şansını yaşıyorduk. Sahne arkasında da sakin miydiniz? Bir rock şovunun sahne arkasında neler olduğuyla ilgili bir sürü hikâye dolaşır etrafta. Çok büyük bir partinin olduğu gibi mesela, ama aslında oldukça normaliz. İçmiyoruz , 4’ümüz evli ve birimizin çocukları var. Sahne arkasında yaptığımız tek şey video oyunu oynamak. Siz hiç heyecan verici bir şey yaptınız mı? Bu yıl içinde benim yaptığım tek heyecan verici şey kendi yatağımın içinde uyumak. Yani, tur otobüsümüz muhteşem. Dünyanın en rahat yeri otobüsümüz ve otobüsün arka tarafına ufak bir stüdyo bile kurduk ama yine de sonunda evde olmaktan çok mutluyum. Fanlarınız tur otobüsünüzü gayet iyi biliyor. Fanlarınıza karşı çok mu açıksınız ya da sadece bu bayan fanlarınızla iletişim içinde olmanın bir yolu mu? Herkes kadar bizde fanlarımıza karşı kibarız, çünkü onlar albümlerimizi ve sattığımız şeyleri alıyorlar. Bunlar gelirimiz de çok önemli bir faktör ve eğer fanlarımızın bizim eşyalarımızı almasını istiyorsak onlara iyi davranmalıyız. Albümünüzün (Collision Course) arkasında diyor ki: “Linkin Park ve Jay-Z’nin nasıl tarih yazdıklarına şahit ol.” Gerçekten bunu mu kastettiniz? Hem evet hem hayır. Yaptığımız şey daha önce diğer artistler tarafından da yapıldı ama bu hala yeni. Ayrıca, 2 müzik türünü harmanlayıp inanılmaz bir sound ortaya çıkartmayı başardık. Bundan dolayı küçük bir sayfalık tarih yazdığımızı düşünüyorum. CHAZY NİN MİNUTES TO MİDNİGHT HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ... Baya eski ama ilgimi çekti.Çoğumuzun beğenmediği MTM hakkında chester ne demiş?? S:Yazı işleri neye benziyor? C:Gerçekten zevkli.Hepimiz yeni ve yaratıcı birşeyler yapma şansına sahibiz.Rick Rubin yeni albümümüzün yapımcısı,daha önce yapmadığımız bir stil üzerinde çalıştırıyor bizi,yani bu bizim için oldukça değişik.İlk önce kişisel fikirlerimizi ortaya koyuyoruz sonrada bir araya gelip bir grup olarak bunlar üzerinde kafa patlatıyoruz.Şarkıların ne yönde gideceğine hepimiz karar veriyoruz.Ancak bu albüm diğerlerine oranla daha çok vokal taşıyor.Bu yüzden genellikle Mike ve ben şarkıları yazıyoruz,diğer çocuklarda kendi bölümlerini oluşturuyorlar.Brad şarkıların yapımında gerçekten harika.Bu kesinlikle ağır bir iş,ama ben işimi seviyorum,bu da çalışmamı zevkli kılıyor. S:Siz ve Mike birlikte mi yazıyor? C:Biz şarkıları ve melodileri yazıyoruz,ve ikimizin yazdıkları da kendimize ait kişisel şeyler,yani bazı şarkılar birbirinden ayrıyken onları birleştiriyoruz ve üzerlerinde beraber çalışıyoruz.Ama ikimizin de sadece kendimizin yazdığı şarkıları var. S:Şarkı sözlerine karar veren tek biri mi var? C:Hayır 2 kişi var.Ben ve Mike.Ama Mike sözleri doldurmakta oldukça usta,yani birlikte yaptığımız bu iş mükemmelleşiyor. S:Bütün grup bir araya geliyor mu? C:Her hafta.Hala kendimize ait ilk bölümlerin oldukça başındayız.Herkes kendi enstürmanı için kendi bölümünü yaratıyor.Ama her hafta bir grup buluşmamız var ve böylece ne yaptığımızı paylaşıyoruz.Her hafta stüdyoya birlikte gidiyor ve bir diğerimizin ne yaptığını dinliyoruz.Sonra hepimizin nelerin olduğu gibi kalması ve nelerin değişmesi gerektiğine karar veriyor ve çalışmalarımız hakkında birbirimize yardım ediyoruz. Seki ya yapım için geri kalan şeyler? C:Herkes birşeyler yapıyor.Ama bana herkesin kendi alanında birşeyler yapıp yapmadığını soruyorsanız.evet yapıyorlar.Ama yardıma ihtiyacımız olduğunda hepimiz birbirimize yardım ediyoruz.Biz bir grubuz,tek bir kişi değil. S:Şarkılarınız yaşamda nerede olduğunuzun bir yansıması mı? C:Meteora'dan sonra benim için çok şey değişti.Talinda ile evlendim 3 oğlum var,yani sanırım büyüyor ve yaşlanıyorum,işte bu müzik.Hayattaki aynı şeyleri tekrarlayıp yeni şeyler öğrenmeden duramazsınız.Müzik içinde bence aynı şey geçerli. S:Önceki yapımlarınızla yenisi arasında benzerlik var mı yoksa tamamen farklı mı? C:İkisi de.Biz hala Linkin Park'ız,ve bunu duyacaksınız.Ama yeni olan bir çok şey var VE bunları bizden daha önce hiç duymadınız.Rick Rubin kaydı yapıyor ve daha önce birçok türde albüm yaptı,HALA BİZE UYAN YEPYENİ BİŞEY İSTEDİK BİZDE. S:Ayrıca kısa hikayelerhayal ürünleri vb. şeyler yazıyor musunuz? C:Evet.Hikayeler ve şiirler yazmaya bayılıyorum.Şu sıralar yeni birşeyler yazıyorum kendi çocukluğum ve müzik yapmaya nasıl başladığım hakkında.Şimdilik 6 sayfa kadar. Yeni müziğimizi dinlemenizi iple çekiyoruz. Bütün desteğiniz için teşekkürler, fanlarımız bizim için çok değerli ve bu yıl sizlerle turda buluşmak için de çok heyecanlıyız. Phoenix - LPU Chat 21 Ağustos 2008 rubyred (17:20): Hey Phoenix, PR konserlerinde kırık gitarını gördüm,merak ediyorum da nasıl kırıldı ki? phoenix (17:21): "Given Up" şarkısı için kullandığım tek bass gitar var ve onu kırmak,bir yerlere çarpmak gelenek haline geldi.Bu yüzden baya hırpalanmış görünüyor. RockerPrince(17:21): Bu yıl Projekt Revolution başlamadan önce ,bazı dedikodular vardı turda birkaç eski şarkıyı söyleyeceğinize dair.O şarkıları yeniden çalmayı cidden düşünüyor musunuz?Ve Hands Held High, Valentine's Day ve In Between’i yeniden dinleyebilecek miyiz? phoenix (17:23): Turdan kısa bir süre öncesine kadar biz de tam olarak ne çalacağımızı bilmiyoruz.O şarkılardan herhangi biri çalınacaklar arasına girebilir. Rhinestone68 (17:22): Hey Phoenix ! Bizimle olduğun için teşekkürler Son turdaki en iyi anın nedir? Yaptıkların için tekrar teşekkürler! phoenix (17:26): Haziran ayında Avrupa’da,Portekiz’deydik, ve konser verdiğimiz en büyük mekanlardan biriydi.Hepimiz için gerçekten harika bir deneyim olmuştu. RachaelLP (17:23): Selam! Minutes to Midnight ve diğer LP albümleriyle kıyaslandığında yeni albümün yapım aşaması nasıl olacak? phoenix (17:25): Yeni albümün yapım aşaması bence çok eğlenceli olacak.Yeni bir şeyler yazıp yaratıcı olmayı dört gözle bekliyoruz. Sleepwalking (17:26):Selam Phoenix! Grup geçmişte dosya paylaşımıyla ilgili olumlu birkaç şey söylemişti fakat sence bu Linkin Park’ı halk tarafından kolay ulaşılabilir mi kıldı yoksa albüm satışlarını olumsuz yönde mi etkiledi? phoenix (17:28): Gerçekten dosya paylaşımı üstünde o kadar çok düşünmüyorum.Zaman değişiyor.Ya ayak uydurursun ya da yok olursun. scottdaniels (17:26): Selam Phoenix şuana kadar birine yaptığınız en komik eşek şakası nedir ? phoenix (17:31): Joe ve ben turda sıkılmıştık ve otelde Shinoda’nın odasına girdik...heryeri tuvalet kağıdıyla sardık ve odayı epey dağıttık.Mike’ı tüm bunların Brad’in başının altından çıktığına ikna ettim! Mike da bir plan yapıp Brad’e şaka yaptı! tinkerbella25 (17:30): Selam Phoenix, Projekt Revolution’ı bu yıl 3 kez gördüm ve harikaydı!!Konserler arası sanırım biraz sıkıcı olabiliyor,benim sorum; boş zamanınızda neler yapıyorsunuz?? phoenix (17:32): Sıradan şeyler yapıyoruz.Yemek yemek için güzel mekanlar bulmaya çalışıyoruz.Müzeler.Biraz golf oynuyoruz.Rahatlıyoruz. tennisjessi (17:31): Ekstrem sporlar hakkında ne düşünüyorsun,öyle bir şey hiç dener miydin? phoenix (17:33): Arada bir snowboard yapıyorum.Onunla büyüdüm denebilir.Ama şimdi turdayken zaman bulmak çok zor. Ti_Pat (17:33): Hey Phoenix, Timbaland ile bir şeyler yapıyormuşsunuz. Nasıl gidiyor??? phoenix (17:36): Sadece geçen yıl VMA’da birlikte çalıştık o kadar…başka bir şey yok. vitalidex (17:34): Bu seneki Amerika’daki Projekt Revolution turu Avrupa’dakilerle karşılaştırılınca nasıldı diyebilirsin? phoenix (17:35): Her iki tur da harikaydı diyebilirim.Avrupa’da PR konserleri verebilmek mükemmel bir şey. Xam (17:36): Son albümünüzde tarzınız tamamıyla farklı.Daha hafif,yavaş…İnsanların bu değişimi kabullenip kabullenmeyeceklerine dair herhangi bir korkunuz oldu mu??Bu değişimin ileride de devam edeceğine inanıyor musunuz?? phoenix (17:37): Farklı türde bir müzik yapacağımız için çok heyecanlıydım.Ve bizim yarattığımız bir albümü hayranlarımızın beğenmesini umuyordum. zenko (17:36):LP ara verdiği zamanlar uğraştığın bir yan projen var mı? phoenix (17:38): 6 basçıyı içeren bir bass projem var.Başka yerde duyamayacağınız harika bir şey. zara19 (17:37): Selam Phi, bu seneki en sevdiğin albüm nedir? phoenix (17:39): Şimdilik benim için Coldplay ve Nas berabere diyebiliriz. zuzu (17:37): Selam Phoenix.Eğer LP’de çalmasaydın ne yapardın hiç düşündün mü?? Belki başka bir iş?? phoenix (17:39): Muhtemelen profesyonel basketbol oyuncusu olurdum.Ya da olimpiyatlara katılan bir halterci. 4Phil (17:39): İlk olarak bass çalmaya nasıl başladın?Çalmayı düşündüğün başka enstrümanlar oldu mu? Bu arada uyurken Brad’in saçlarını kazımalısınız! phoenix (17:41):Hayatım boyunca telli çalgılar çaldım.İlk grubumda 3 gitarist vardı ben de değiştirmeye karar verdim.Aslında, temelde gitaristim. _Carol_ (17:39): Tasty Snax’den eski grup arkadaşlarınla hala iletişim içinde misin? phoenix (17:43): Evet. Eğer the Snax ve LP’den bahsedecekseniz, Mark Fiore’nin LP’nin video direktörü olduğunu biliyor olmalısınız.Şarkıcımız,gitaristimiz,çapkınımız. Arsalan (17:43): Music For Relief fikri nasıl oluştu?ve bunu büyütmek gibi bir planınız var mı? phoenix (17:45): MFR, altımızın da doğal afetlerden zarar görmüş insanlara yardım etme gibi bir ortak amaca sahip olmasından doğdu.Kuruluşundan bu yana,kuruluş her sene büyümeye devam etti. analoggirl (17:44): Hey Phoenix, Edgefest’in sahne arkasında "Plush"ı söylemene bayıldım!Sahnede ya da çıkacak yeni albümde şarkı söyleme gibi bir fırsatı değerlendirir misin?Teşekkürler! phoenix (17:47): Aslında , "Hands Held High" ve "Little Things Give You Away" şarkılarını ben de söylüyorum.Ve gerçekten hoşuma gidiyor.Şarkı söylemek eğlenceli. badchap35 (17:48): Hey Phi Linkin Park’la olduğun süre boyunca en çok çalmayı sevdiğin şarkı neydi? phoenix (17:48): Favori bir şarkım yok. DarthYak (17:49):Bu akşam konuşmamıza katılan herkese teşekkürler.Maalesef Phoenix’in fazla zamanı kalmadı ve birazdan gidecek.Kendisine gerçekten teşekkür ediyoruz. phoenix (17:50): Herkese çok teşekkürler.Tüm soruları cevaplayamadığım için üzgünüm.Bu akşam St. Louis’deyiz ve büyük bir konser vereceğiz.Tekrar teşekkürler. phoenix (17:50): Gittim. Mike ile Röportaj - 2000 MTV’deki dev singleları, Rock’ın geri dönüşündeki etkileri ve yayınlayışlarıyla tanındıkları ve daha çok dikkatleri üzerine çektikleri ilk albümleri “Hybrid Theory” ile Linkin Park türlerinin en tepesine tırmanıyor. Shoutweb, RV turu için yola çıkan iki vokalistten rapçi olan hasta Mike Shinoda’yı yakaladı. Chester Bennington - Vokal Rob Bourdon - Bateri Brad Delson - Gitar Joseph Hahn - DJ/Samples Mike Shinoda – Vokal Shoutweb: Neredesiniz? Bana RV turu için ülkeyi dolaştığınızı söylediler. Mike: Dallas’tan yeni döndük, dünyanın en büyük ve karışık havaalanı… Çok büyük ve komik bir şekilde karışık. Bu kadar zor yapmak zorunda değiller. Shoutweb: Nesi karışık? Mike: Bir sürü yol var ve hepsi yokuş. Her bir caddeye çıkmak için en az 5 yokuş çıkmak zorundasınız. Onu bir yana bırakın, ben buna alışık değilim ve benim kafamı çok karıştırdı. Shoutweb: Şu anda araba kullanmıyorsunuz, değil mi? Mike: Yok, hayır. RV tur arabasının arkasında hasta hasta duruyorum. Shoutweb: O, hayır! Mike: Evet, şu an midem bulanıyor. Bir şeyin üzerinde uzanıyorum. Okurken araba sürmek nasıl olur bilirsin. Hiç oldu mu sana? Shoutweb: Evet, yol tutması. Bu en kötüsü olmalı. Mike: Ben geri kaldım. Orası ne durumda? Shoutweb: New York’ta bu hafta CMJ var, yani delilik. Artı Limp Bizkit’in yeni albümü çıktı bugün. Mike: Onlardan birkaç çocuk gece yarısı yayınlanan Austin’de Limp Bizkit’in Tower Records’ta kaydettiği “U of T” ‘yi aldı. Gidip bakmayı düşünüyoruz. Albüm bizde var yani. Shoutweb: Peki ne düşünüyorsunuz? Mike: Bence harika. Limp Bizkit’i severim. Shoutweb: Şehirde bu grupların hepsi var. Bazıları “Dünya” denilen yeni WWF yerinde çalıyor. WWF gösterisi MTV’de de var. Mike: WWF gösterisini çok seviyorum! Bence çok eğlenceli, bayılıyorum. Shoutweb: Profesyonel bir güreşçi olarak senin adın ne olurdu? Mike: Ben güreşçi değilim. Ben antrenörüm. Bizim güreşçilerimiz, diğer şarkıcı, Chester ve DJ’imiz Mr Hahn… Onlar “Şeker Kardeşler”. Shoutweb: Onun çıplak olmasıyla ilgili duyduğum şeyler ne? Mike: Chester? Sadece poposunu göstermeyi seviyor. Güreşçilerin giydiği taytlardan giymezdi. G-string’le güreşirdi. Shoutweb: Bari başarılı olabiliyor mu? Bir topuzu filan var mı? (Gülüyor.) Mike: Hayır, topuzu yok. O da benim gibi çelimsiz, sıska bir oğlan. Shoutweb: Ben fotoğrafçıyım belki çekim yaparsak bunu keşfedebiliriz. Mike: Çok eğlenceli olur. Belki sana popo frikiği verir. Shoutweb: Eee, herkes iyi mi? Mike: Hayır! Ben değilim. Odada bir sürü mikrop var. Shoutweb: Odayı soğuk tutmalısın, böylece mikroplar üreyemez.Bunu biliyorsun, değil mi? Mike: Neden? Burası bir mikrop tarlası(Gülüyor.). Düşünebileceğin her türlü hastalığın tarımını yapıyoruz. Soğuğun engelleyeceğini düşündün ama biz soğuğa dayanıklı 5 yeni gen ürettik. Shoutweb: Bana “Rapçi Mike’la röportaj yapacaksın.” dediler. Mike: Evet “rapçi”. Tüm yaptığım bu. Sadece rap yapıyorum. Shoutweb: Peki senin rapin ne, Mike? (Gülüyor.) Mike: İnsanlar sorduğunda onlara lider emcee ve Chester için geri vokal olduğumu söylüyorum. Ben rap yaparken o uyumu sağlıyor, böylece birbirimizi tamamlıyoruz. Shoutweb: Çok iyi vokalleri var yani… Mike: Akciğerleri var. Shoutweb: Evet, gerçek borular. Mike: O çok iyi. Bizle kalacak. Onunla nasıl karşılaştığımızı biliyor musun? Shoutweb: Hayır, duymayanlar için söylemelisin. Shoutweb’i biliyor musun? Sana ne yaptığımızı söylemeli miyim? Mike: Yo, hayır. Birkaç kez ordaydım. Shoutweb: Tamam, çünkü burada dünyanın her yerinden insanlar var, Japonya’dan, Avrupa’dan. Mike: Ben yarı Japon’um. Japonya’yı severim. Shoutweb: Gerçekten mi? Mike: Yarı Japon yarı taşralıyım. Japon izleyiciler… Onlar benim kardeşlerim. Benim röntgenlediklerim(Gülüyor.). Ama evet, siteden çok hoşlanıyorum. Sitemizde Shoutweb için bir link var. Shoutweb: Evet, Top 40’ta. Web siteniz ve biyografiniz üzerinde çalışıyor musunuz? Mike: Her şey üzerinde çalışıyoruz. Web sitesi her hafta değişiyor. Shoutweb: Peki Chester’ı nasıl buldunuz ya da O mu sizi buldu? Mike: Grup 4 senedir beraber. Lise’den mezun olunca böyle bir grup kurmayı düşünmüştüm. Dedim ki “Bunlar benim arkadaşlarım. Bu bizim yapacağımız şey.” Brad, gitaristimiz ve biz 13 yaşından beri arkadaşız. Joe ile liseden arkadaşız, Rob’u, bateristimizi, yakınlardaki bir liseden biliyorduk. Daha sonra mükemmel bir şarkıcıya ihtiyacımız oldu. Demolarımızı yolluyorduk. Chester demomuzu almış ve bizi aradı. 23. doğum gününde geldi. Herkesi orada bırakmış. Sesini kaydetmiş ve ertesi sabah bizi aradı, “Bu iş tamam.” dedi. Biz anlamamıştık “Ne? Nasıl tamam?”… “Evet, bunu size nasıl ulaştırabilirim? Ben hazırım” dedi. Telefondan dinletmesini istedik. Dinledik ve hemen buraya uçmasını istedik. Harikaydı, tamamen hazırdık ve istekliydik. Shoutweb: Bu ne zamandı? Mike: Neredeyse 2 yıl oldu. (Mike çok kötü öksürmeye başlıyor.) Shoutweb: Çok kötü hasta olacak gibisin. Mike: 3 şov önce her yere kusacağımı düşünüyordum. Aptal bir hastalık yüzünden hiçbir şovu kaçıracak değilim. Benim için en zor şovdu heralde. Shoutweb: Neredeydi? Mike: Oklahoma’da. Dallas şovunda çok yorgun olmama rağmen çaldım. Austin’de çok kötü değildim ama Dallas şovu berbattı. Kimse hasta olduğumu bilmiyordu. Oklahoma’da köpek gibi hastaydım. Shoutweb: Kottonmouth Kings’le berabersiniz şu anda, değil mi? Mike: Doğru. Kottonmouth Kings turunu seviyoruz. Çok tatlı çocuklar. Onlarla beraber takılmak çok eğlenceli. Beraber çalmak da… Kendilerini nasıl tanımlarlar bilmiyorum ama ben The Hippie Beastie Boys derdim. Sevgi, barış ve marihuana dolular ve çok harika çalıyor, çok enerjik bir şov sergiliyorlar. Yani bu çok eğlenceli. Onları görmeye gelen binlerce çocuk var. Genel olarak sıralama: ilk çalan Rehab. Onlar da müthişler. Hip-Hop duo a la Everlast, Kid Rock tarzı bir şey. Biz çalıyoruz, sonra Corporate Avender, ondan sonrada Kottonmouth. Bu turda olmak gerçekten çok eğlenceli. Bu konuda çok canlıyız. Tur Cadılar Bayramında bitecek, çok büyük bir parti olacak. Kendi şehrimizde olacak. Onlar Orange Vilayetinden, yani Cadılar Bayramında evde olacağız. Shoutweb: Peki ne giyeceksiniz? Mike: Bu bir sır. Dürüst olmak gerekirse, Ne giyeceğim konusunda emin değilim. Chester ne yapacağını biliyor ama ben bilmiyorum. Shoutweb: Bu sizin son şovunuzsa Kottonmouth Kings gibi çıkabilirsiniz. Mike: Bunu düşünmüştüm. Yemin ederim düşündüm! Rehab’ın dans eden ve kıyafetlerini çıkaran iki hemşiresi var. Chester’a Brook ve Danny gibi giyinelim, gitaristimiz ve basçımız, Brad’le Scott da hemşireler gibi giyinsin diye söyledim. Ama hiç kimse bu fikrimi beğenmedi. Chester ile ben birer dakikalığına yaptık. Shoutweb: Sonra P.O.D. geliyor. Mike: Geliyorlar. Bu müthiş olacak. Çok sabırsızlanıyorum. P.O.D. albümlerini aldığım ve çok dinlediğim bir grup. Onlarla ve Project 86 ile çalacağımız için çok heyecanlıyım. Nefes kesen bir tur olacak. Birçok fanımız onları da çok seviyor. Shoutweb: Sizin için “The Buzz Band” diyorlar. Mike: The “Buzz” Band… Biz popüler miyiz? Amigolarla mı beraberiz? Pon-ponlarımızı alıp ismimizi bağıracağız(Gülüyor.). Shoutweb: Sende “The Buzz Band”in rapçisisin(Gülüyor.). Mike: Ne demek “The Buzz Band”? Hazır buradayken birkaç şeye daha isim verelim(Gülüyor.). Bunu çok sevdim. “Single” ya da “Video” hakkında konuşabiliriz. Shoutweb: Daha videonuzu görmedim. Birkaç reklam gibi bir şey gördüm. Tamamen yeşildi. Mike: Evet. Kırmızı saçlıydım. Video çok karanlık ve yeşil. Los Angeles’ta yeraltında terkedilmiş bir hastanenin yanındaki metroda çekildi. Takılmak ve video çekmek için çok ürkütücü bir yerdi. Çok kirli ve tozluydu. Orada nefes almak çok zordu. Ama dayandık. Çok eğlendik. Birisi bana birçok grubun iyi video çekemediğini ve ilk videolarını beğenmediklerini duyduğunu söyledi. Sanırım bir patlama yarattık. DJ’miz ve ben beraber sanat okuluna gittik. Pasadena’da sanat okulunda resim üzerine çalıştım. İlk yıldan sonra Joe film endüstrisinde özel efektlerle ilgili çalışmak için ayrıldı. Videoyu yaptığımız zaman, videodaki işlemler için fikirlerinde çok haklıydı. Yönetmen aramamız gerektiği zamanı biliyordu. İnanılmaz olan Gregory Dark’ı seçtik. Joe ve Gregory harika iş çıkardılar. Gregory çok yetenekli ve çok tecrübeli. Ve bize ilk videomuz için çok yardımcı oldu. Bütçemiz çok yüksek değildi. Kamera önündeki ilk deneyimimizdi. Çok eğlendik. Harika oldu. Joe harika iş çıkardı. Göreceksiniz. Çok karanlık ama aynı zamanda çok renkli.Uçan rahibimiz vardı. Shoutweb: (Gülüyor.) Hayıııır! Mike: Ciddiyim. Uçan rahipler var. Arka planda okuldan bazı arkadaşlarımızın yaptığı harika sanat çalışmaları var. Genelde çok memnunuz. Shoutweb: Sanat okulunda grafik de çalıştınız mı? Mike: Resim için gittim. Grafik üzerine küçük bir çalışmam da olmadı. Grafik üzerine çok çalıştım. Okuldan çıktığımda da hemen bir grafik işine girdim. Grup için çalışırken grafik de yaptım. Shoutweb: Aralıkta Papa Roach’la da çıkacağınızı duydum. Mike: Biliyor musun? Bu bir söylenti ama çok iyi bir söylenti. Bu söylentiden hoşlanıyorum. Çok iyi olurdu. Onlarla çalabilmek için bir şansımız olsun isterdik. Çok fazla insan bunu bilmiyor ama çok iyi olurdu. Shoutweb: Shoutweb’de var, yani birçok insan artık biliyor. Mike: Muhtemelen olacak. Henüz doğrulanmadı ama bence yakınız. Atlanta’da 99X Big Day Out şovunda Coby ve Toben’la tanıştık, ötekilerle bir dakikalığına görüştük. Harikaydı. Süper çocuklar. Çok hoşlar. İnanılmaz bir şov ortaya çıkardılar. Biz de Arizona’da onlarla çalmıştık. Orada onları gördük ama hiç onlarla takılmadık. Şovlarını gördük ve dedik ki “Whoa, bu çocuklar müthiş!” Sonra onları Atlanta’da gördük ve sahnede beraber takıldık. Sahneye oturdular ve bizi izlemeye başladılar ama hiç kimse dikkatini veremiyordu çünkü herkes Coby ile konuşmaya çalışıyordu. Sadece şaka yapıyorum. Ama “Coby! Coby!” diye bağıran kızlar vardı (Gülüyor.). Biz de “tamam kızlar, burada şov yapmaya çalışıyoruz. Sahnenin öbür ucuna gidin ve orada yapın şunu. Burada olanları bölmeyin.” der gibi devam ediyorduk(Gülüyor.). Shoutweb: Burada sanatımızı icra ediyoruz adamım, biraz saygı gösterin(Gülüyor.). Mike: O harika biri. Beraber takıldık ve harika zaman geçirdik. İnanılmaz şov yapıyorlar, çok iyi zaman geçiriyoruz. Shoutweb: Dün akşam Leno’yu çıkardılar ve “Broken Home”u çaldılar. İnanılmazdı. Harika iş çıkardılar. Mike: Mikrofonu etrafa salladı mı? Mikrofonu hep fırlatır, buna bayılıyorum. Birini yaralayacağını düşünüyorum ama hiç yapmıyor. En öndeki seyircilere atmak için kablonun ne kadar uzun olması gerektiği konusunda ciddi ciddi çalıştığını söyledi. Kendilerine çarpmadan ön sıradakilerin kafalarına atıyor. Sonra geri çekip sallamaya başlıyor. Shoutweb: Genellikle kanayana kadar mikrofonu alnına vurur. Mike: Dün kanattı mı? Shoutweb: Ruhu kanadı. Mike: Duygusal olarak kanadı. Shoutweb: Hadi biraz da albüm hakkında konuşalım. Mike: Albüm hakkında konuşmayı seviyorum. Shoutweb: Tüm şarkıları çok seviyorum. Özellikle “One Step Closer” yeri göğü inletiyor. Ayrıca “Crawling”, “Runaway”, “In the End” ve “Pushing Me Away” şarkılarını da çok seviyorum. Ama sanırım Chester’ın vokalleri sayesinde. Çok seviyorum. Mike: Şarkıların çoğunu beraber yazdık. Nakaratlar çok önemli örneğin. Herkesin söylediği bir şeyler var. Şarkının bir parçasıyla ilgili konuşup kimsenin kalbini kırmazsın. Herkesin yazdıkları ve söyledikleri var. Bu yaptığımız şeyden gurur duyuyoruz. Şarkılardan bazılar benim favorim. İnsanların duyması için sabırsızlanıyorum. Birkaç aydır bu albümü elimizde tutuyoruz. Hiç kimsenin dinlemek için daha şansı olmadı. İnsanlar albümü alıp dinlediğinde rahatlayacağım. Shoutweb: 24 Ekimde çıkacak. Haftaya bizim haftamızın grubu olacaksınız. Mike: Evet! Shoutweb’i seviyoruz. (Çevirmenin uyarısı: Bu aşağıdaki kısmı çevirirken kendimi rüyada gibi hissediyorum, saçmalayabilirim.) Shoutweb: Tek başına söyleyebildiğin şarkıları seviyorum ve aslında vokali duyabildiğin. Mike: Biz kesinlikle insanların sözleri duyabilmesini istiyoruz. Albümün içine şarkı sözlerini de koyduk, böylece insanlar albümü aldıklarında sözleri okuyabilirler, müthiş sanat çalışmalarından bahsetmiyorum bile… Her şarkı da tek bir yöne gidiyoruz. Bu albümde asla iki farklı yol izlemedik. Tutarlı olmasını sağladık. İkimizde aynı şey hakkında konuşuyoruz. İnsanlara şarkı sözlerimizle bir başlangıç veriyoruz, böylece kendileriyle bağdaştırabiliyorlar. Şarkılarımız başımıza gelen bir şeyden ya da hissettiğimiz bir duygudan ortaya çıkıyor. Hissedebildiğimiz kadar iyi söyleyebilmeyi istiyoruz. Geçen gün biri Chester’a aynı şeyi yüzlerce kez hissettiklerini fakat anlatamadıklarını söyledi. Bize, duygularını bağdaştırabilecekleri bir şeyler verdiğimiz için teşekkür ettiler. Birilerinin söylemek istediklerini söyleyebilmek. Bunu yapabiliyorum. Bunun için minnettarım ve bunu çok seviyorum. Birilerinin kendileriyle alakalandırabileceği ve onlar için anlamlı olabilecek bir şeyler ortaya çıkarmak. Shoutweb: “A Place For My Head”in başındaki şu gitar şeyi, Flamenko’ya benziyor. Zorro kapıdan çıkıp gelecekmiş gibi bir hisse kapılıyorum. Mike: Bu çok garip çünkü gitaristimiz Brad Ibanez’e gitti ve oradakiler çok yardım severdi. Oradaki bütün gitarları çalmasına izin verdiler. Sanırım buna ‘piezo’ deniyor. Onlardakileri ayarlama dönemi. Temel olarak akustik gitar gibi ses çıkaran elektronik gitar. O ayarı değiştirirseniz, yine elektronik olacaktır. Distorsiyon pedalına basınca, en ağır Ibanez gibi ses çıkartmaya başlayacaktır. O şeyi aldığında çalmayı düşündüğü ilk parça oydu ve işe yaradı. Buna bayıldı ve onlar da albümümüzde kullanmamıza izin verdiler. Fevkalade bir şeydi. O sesi aldığımız için çok mutluyduk. Shoutweb: O canlı performansı nasıl elde ediyor? Mike: Temiz bir kanaldan çalıyor. İlk fırsatta o Ibanez’lerden birini alacağını düşünüyorum. Fakat o noktaya henüz gelmedik. Shoutweb: Eminim Brad’e soru sormak isteyen bir sürü gitar çalan insan vardır. Mike: Canlı performansımızı gördüklerinde daha çok soruları olacaktır. Birçok soundun çok da basit olmadığını görecekler. Klavye ya da arp ya da zil gibi ses çıkaran armonilerin yalnızca onun gitarından çıktığını görecekler. İnsanlar gitarı değil, yüz farklı şeyi düşünüyorlar ama bu gitar. “In The End”de ki bütün dizeler ahenkli. Bütün o sesleri Brad çıkarıyor. Shoutweb: Boğa güreşi gibi bir şey olacakmış gibi hissettim(Gülüyor.). Mike: (Gülüyor.) Shoutweb: Birçok stili karıştırdınız. Mike: Biz çok çeşitli müzikleri seviyoruz, bu esinlendiğimiz şeyleri ayırt etmemizi zorlaştırıyor. Bir şey yazabiliriz ve bu tek bir türden gelmiyordur. Bazen olur, bazen de birçok farklı şeyler olur. Grup içinde yapmak istediğimiz şey bu. Grup kurmakla ilgili konuşmaya başladığımızdan beri bu böyle. Farklı lezzetleri bir araya getirmeyi istedik. Farklı lezzetler salata kâsesine bir araya getirilir ve her birinin lezzetini ayrı ayrı bünyesinde tutar. Bizim grubumuzun da tüm seslerin bütünlüğünü koruduğu ve şarkılarda bir arada bulunduğu bir salata kâsesi gibi olduğunu düşünmüştüm ama şimdi tamamen fikrimi değiştirdim. Şimdi, bizim için önemli olan, bütün şarkıların bir araya getirilip hepsinin bir şarkıyı oluşturduğu bir tava gibiyiz. Sadece bir şarkı. Rap parçası, Rock parçası, Elektronik parça değil. Shoutweb: Yani her şey var sizde. Peki ya Pop? Mike: Biliyor musun? Gitaristimiz büyük bir Britney Spears fanı. Hepimiz ondan utanıyoruz. Burada olmadığı için istediğim kadar onun hakkında konuşabilirim. Çok büyük bir pop dinleyicisi olması iyi. Grubumuz için biraz ihtiyacımız olabileceğini sanıyorum. Aphex Twins, Spineshank, Britney Spears’sız olamaz mıydı? Roots, the Boyz to Men, Radiohead… Dinlediğimiz bütün isimleri sayabiliriz. Shoutweb: “Cure For The Itch”in başındaki emcee sen misin? Mike: Hayır. Ben değilim! Shoutweb: Kim? Mike: Başka biri. Shoutweb: Kim? Mike: Başka biri. Shoutweb: Söylesen iyi olur yoksa herkese linkinpark@yahoo.com ’dan öğrenebileceklerini söylerim. Mike: Hiç durma. Size iyi bir isim vereceğim. Remy olduğunu söyleyeceğim. Bir gün o ne demek öğreneceksiniz. Shoutweb: “One Step Closer” çıkan en büyük single. “Plaster” önceki adı öyle değil mi? Mike: Evet, üzerinde çalışırken adı “Plaster” idi. “One Step Closer” biraz daha açıklayıcı oldu. Bunu yazdım ve birkaç kişi “Hmm… bilmiyorum.” gibi tepkiler verdi. Hatta ben bile. Bu şarkıyı yazmanın iyi bir fikir olmadığını düşündüm. Kulağıma kötü gelmeye başladı ama sonra tüm hızımızla devam ettik ve hallettik. Böylece albümün en akılda kalır bölümü oldu. Akılda kalıcı olması kadar insanlar için tutunabilecekleri bir şeylerin olmasından mutluyuz. Genel olarak dibe vuruşla ilgili. Çok tasvir edici ve bence insanlar bu yüzden seviyor. İçsel dünyayı çok iyi tanımlıyor, kendinizle alakalandırmak ve anlamak çok kolay. Shoutweb: Tüm diğer şarkılar haricinde, senin teorini yıkmak için değil ama sözlerden çok müziği için söylüyorum; mükemmel ve bağımlılık yapıcı. Mike: Güzel! Shoutweb: Hadi bana web siteniz ve albüm için yaptığınız grafiklerden bahset. Mike: Albüm için yaptığım çalışmayı web sitesi için de kullandık. Shoutweb: O bayrak tutan çocuk ne? Mike: O bir asker. Aslında bu çok komik çünkü grubun eski adı “Hybrid Theory” idi. Shoutweb: Ne zaman değişti? Mike: Tam olarak ne zaman bilmiyorum. Bir yıl bile olmadı. Hybrid Theory ismiyle bazı yasal sorunlar yaşadık, o yüzden tüm bunları önlemek için ismimizi değiştirdik. Linkin Park’ı web sitesi alabiliriz diye istedik. Linkinpark.com adresini alabiliyorduk ve akılda kalıcı bir isim olduğu için seçtik. İnternet sayesinde bu kadar büyüdük ve birçok fanımızla internet sayesinde tanıştık. Bir grup olduğumuz sürece web sitemiz bizim evimiz olacak. Bütün fanlarımızla web sitemiz üzerinden iletişim kuruyoruz. Grubun bütün grafikleri benim ve Frank Maddocks’un tarafından yapıldı. Frank Maddocks Deftones’un son albümündeki tüm grafikleri ve bütün kampanyalarını yaptı. Frank olağanüstü. Bütün resimlerimizi James Menchen çekti. Frank ile James rakip tanımaz. Bence mükemmel bir takım. Frank’la kapak için konuştuk. Bir logo ortaya çıkardık ama bir resme ihtiyacımız vardı. Ona hafif ve sert elementlerin karışımı olduğumuzu söyledim. Hybrid (Melez) anlayışımız Rap ve Rock’tan çok bu. Shoutweb: Linkin Park ismini bir yerden mi aldınız? Mike: Kaliforniya, Santa Monica’da bir Lincoln Park’tan esinlendik. Aslında her yerde bir Lincoln Park var. Bu çok komik çünkü Florida’da başladık ve Chicago’ya kadar turda her yerde bir Lincoln Park vardı, bu yüzden herkes bizim yerel bir grup olduğumuzu düşünüyordu. Yani ülke çapında yerel bir grubuz. Shoutweb: Genelde hep grupları öğrenmeye çalışırım ama resimdekilerden hangisi sensin emin değilim. Mike: Baktıkların muhtemelen renksiz olanlar, değil mi? Shoutweb: Evet, ama web sitenize girip hangisi sensin öğrendim. Mike: Aslında benim saçlarım Raggedy Andy kırmızısı ama siyah beyaz resimlere bakarak bunu söyleyemezsin. Son 6 aydır saçlarım parlak kırmızı. Shoutweb: Ne kullanıyorsun? Mike: Özel FX “Ruby Red” kullanıyorum ve ara sıra da, “Rock Star” etiketinden tiksinmeme rağmen, Fudge “Rock Star Red”. Bu saçmalıklardan nefret ediyorum. Ama Chester etmiyor. Chester “Rock Star” kalıbını kullanan kimseden iğrenmeyecek. Kendisine Rock Star denmesini istiyor. Ben istemiyorum. Komik olan ne biliyor musun? Aramızda çok az farklılıklar var. Aynı sahneyi paylaşıyoruz, şarkı sözlerimizi değiştiriyoruz ve sahnede olduğumuz zaman sizin için biriz. Farklılık ise bazı kişisel şeyler. O tamamen çılgın ve size kıçını gösterebilir. Kameralara kendini gösterebilir ve deli gibi hareket edecektir. Ben ona göre biraz daha tutucuyum. Şov yapmaya gelince hiçbir engel tanımam ama kişisel dünyamızda ben ondan biraz daha muhafazakârım. Shoutweb: Tanrı’yı sevmeleriyle bilinen P.O.D. ve Project 86 çalacak olmanızdan yola çıkarak şunu sormak zorundayım: Linkin Park’la ruhsal bir bağlantı var mı? Mike: O gruplarla turda olduğumuzdan dolayı bu konuda birçok e-posta aldık. Project 86 daha çok dindar tarafta. Bu konuda henüz konuşmadık, o yüzden bilmiyorum. E-postalara göre Hıristiyan oldukları için bu çocukları gruba alıyoruz. Aynı şeyi soran bir sürü e-posta alıyoruz. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Müziğimiz gibi. Basit bir cevap değil. Tek bir şeyi temsil etmiyoruz. Bu konuda herkes farklı bir şey hissediyor. Onlara kendi görüşümü söyleyebilirim ama grubu temsil edemem. Dini bir konuşma yapmak istemiyorum, birkaç çocuğa dinsel tavsiye vermek de istemiyorum. Ben sadece 23 yaşındayım, ahbap. Git anne-babana sor. Onların cevaplarını beğenmezsen dini bir kuruluşa git ve en çok neyi merak ediyorsan sana söylerler. Shoutweb: Biyografinizde Chester kutsanmış olmakla ilgili bazı göndermeler yapmış. Sanırım fanlarınızı, sizi ve Tanrı sever rock gruplarını bağdaştırmaya iten şey bu olabilir. Mike: Gerçekten çok liberal bir Protestan kilisesinde büyüdüm. Çocuklardan ikisi Yahudi. Joe biraz daha tutucu bir Hıristiyan kilisesinde büyümüş ve Chester tamamen kendine özgü bir din inanışına sahip. Genel olarak, her yerdeniz. Shoutweb: Şu an bir karavandasın, doğru mu? Mike: Biz buna kamp karavanı diyoruz. Shoutweb: Kamp mı yapıyorsunuz? Mike: Hayır ama burası leş gibi kokuyor. Kahrolası bir karavan. Tur için yapılmamış. Kamp için yapılmış. Gitar ve çanta taşımak için değil. 9 kişi bu aptal şeyin içindeyiz. 6 kişi rahat olarak uyuyabiliyor. Gülünç. Shoutweb: Onun içinde mi uyumak zorundasınız? Mike: Evet! Çoğu zaman. Arka arkaya 18’er saat yolculuk yapıyorken uyumak için pek yer seçeneğiniz olmuyor. Shoutweb: Kirli çamaşırlar ve mikropların içinde sıkışıp kaldınız yani. Mike: Hayır, Ben Brad’in kirli çamaşırları arasında sıkıştım kaldım. Gerçekten. Brad’in bütün kirli çamaşırları hemen sağımdaki kabinde duruyor ve iğrenç kokuyor. Çünkü doğru düzgün yıkamıyor ve çantaya da koymuyor. Hepsi açıkta. Başı belaya girecek. Shoutweb: Peki, kendine “Rock Star” demiyorsan, ne diyorsun? Mike: Sadece müzisyeniz. İnsanlar bana ne iş yaptığımı sorduğunda onlara müzisyen olduğumu söylüyorum. Bir Rock Starı olduğumu söylemiyorum. Birincisi, bu rock değil. Bu grup için niyetim tüm ilgiyi kendi üstüme çekmek değil. Amacım yaptıklarımı sevecek insanlarla paylaşmak. Bir şovu ortaya çıkardığımızda tamamen görevimizi yerine getirdiğimizi hissediyoruz. Şov yapmayı ve müziğimizi insanlarla paylaşmayı ve sonrasında bunun hakkında konuşmayı, onları duyduklarıyla heyecanlandırmayı seviyoruz. Shoutweb: Turda, herhangi bir kaza oldu mu? Mike: Bir keresinde dişimi mikrofona gömmüştüm. Pistte sırtımı incitmiştim. Chester üstüne tükürmüştü. Üstümüze dışkı atmışlardı. Birkaç ay önce Union Underground’la çalarken “Kenar Mahallelerine geri dön” diye bir işaret yollanmıştı, Chester onu kaldırıp “Fan maillerini seviyoruz.” dedi. Başta saçma sapan konuşuyorlardı ama sonunda bizim sokak takımımıza katıldılar. Chester ikisini de yüzünden öptü. Çocuklar gülmekten yere yıkıldı. Bir sürü kaza gelmişti başımızı, onları hatırlamaya çalışıyorum. Kırıp dökmüştük. Brad gitarıyla kafama vurdu. Des Moines’da de ağzıma kustum. Shoutweb: ııy… İğrenç! Mike: Aslında bu iyi bir hikâye. Iowa, Des Moines’de Hairy Mary’s de çalıyorduk. Hiç klima yoktu ve tam öğlen vaktiydi. Kulüp küçük. Şovumuzu yapacağız ve izleyecek olan herkes çoktan içmiş ve telef olmuş. Oraya gittik, malzemelerimizi ayarladık ve çalmaya hazırdık. İnsanlar bayadır oradaydı ve kötü kokuyordu. Rutubetli ve berbattı. Nefes alamayana kadar 2 şarkı çalmıştık. Deli gibi etrafta koşuyordum ve midem bulanıyordu. Kimsenin üstüne kusmak istemiyordum, onun için ağzımda tuttum ve yuttum. Sonra ağzımı temizlemek için bir büyük bardak su içtim ve şova devam ettim. Brad neredeyse bayılacaktı. Şovun sonunda Brad dinlenmek için kabinine geçti yoksa bayılacaktı. Çok sıcaktı. Bizim için gerçekten zor bir şov oldu. Shoutweb: Hala çok iğrenç! Mike: Bazen birkaç aktörmüşüz gibi hissediyorum. Aktör gibi davranıyoruz. Oyuncu gibi davranıyoruz (Mike İngiliz aksanını taklit ediyor.). “Oyuncu” derken bunu sahte bir İngiliz aksanıyla söylemek zorundasın ya da Şekspir vari bir havayla. Bizim yaptığımız bu. O şov en önemli şeymiş iyi bir şov çıkarmak önceliğimizmiş gibi davranıyoruz, hastasın ya da değilsin. Shoutweb: E-postalara cevap veriyor musunuz? Mike: Kesinlikle. Yoldayken dizüstü bilgisayarlarımız var. Sokak takımımızı ve fanlarımızı çok seviyoruz. Yapabildiğimiz kadar çok haberleşiyoruz onlarla. Çok fazla mail alsak da onları cevaplamak zorundayız. Hepsini cevaplayamıyoruz ama tüm fanlarımıza ulaşmak için çok uğraşıyoruz. Mailler bir yana, çocuklarla mümkün olduğunda konuşmaya çalışıyoruz. Mesela, Arizona’da imza günümüz vardı. Programın saatleri kesindi. Saat dolduğunda imzalı resim için bekleyen hala bir sürü çocuk vardı, biz de masadan her şeyimizi alıp onların yanına gitmeye karar verdik. 15.000 çocuğun içine girip imza dağıttık. Bu yapması en doğru olan şey. Hiçbir çocuğun aldatılmış hissedip çekip gitmesini istemem. Önemli olan benim imzalı resmim değil. Shoutweb: Ama o çocuğa göre önemli olan bu. Mike: Kesinlikle. Shoutweb: Siz çocukların bir sonraki durağı neresi? Mike: Albuquerque, New Mexico. Önce birkaç yedek lastik almamız ve karavanı servise götürmemiz gerekiyor. Galiba bu yaptığım en uzun röportaj. Shoutweb: Konuşmama izin verirsen, daha da uzar gider. Mike: Aslında bu çok iyi. Çünkü birçok röportajcı 10 dakikalığına beni telefondan arıyor, aynı aptal 10 soruyu soruyor ve aynı 10 cevabı alıyor. Bundan daha ileriye gitmiyorlar. Shoutweb: Çocuklara başka yerlerde okuyabilecekleri aynı şeyleri vermeyi sevmem. Yani, amacın ne o zaman? Her neyse, hadi sevdiğim şarkılar hakkında konuşalım. “Crawling” muhteşem. O şarkıya bayılıyorum. Mike: “Crawling”in nakarat melodisi aslında yazdığımız bir şarkının geçişiydi. Diğer şarkıyı beğenmedik, o şarkıyı kullanmayacaktık ama bu melodiyi aldık. Aklıma sevdiğim bu melodiyi almak ve üstüne şarkı yazmak geldi. Bunu yaptım ve sonra Brad geldi, biraz ekleme yaptı ve bana yardım etti. Chester bazı yeni sözler yazdı. Herkes bu şarkı üzerinde çalıştı. Her şarkıya başladığımızda farklı bir şeyden başlar. Brad’in araba alarmlarından aldığı bir örneğin üzerine bir şarkı yazdım. Dairesinin altında bir arabanın alarm sesiyle uyanmış. O sesi kaydetmiş. Örnekledim. Bağladım. Brad bir gitar parçası yazdı ve üzerine söz yazdık. Albümde olmayan çok eski bir şarkımız. Shoutweb: Şarkının adı neydi? Mike: “Part of me”. Coverladığımız bir EP’nin parçasıydı. Chester Kaliforniya’dan ilk geldiğinde yaptığımız ufak bir projeydi. Stüdyoya ilk girişimizdi. Godsmack’in şarkılarını yapan Mudrock’la beraberdi. Çok kibar biri ve onla beraber ufak bir parayla bir şeyler yapabildik. Shoutweb: Siz ayrıca “One Step Closer” ile “Return of the Rock 2” albümündesiniz. Mike: Evet. Birçok harika grubun o albümde yer alması dışında o CD ile ilgili pek bir şey bilmiyorum. MTV’ye bunun için minnettarız. Bütün “Return of the Rock” şeyi harika. Şahsen, bu kampanya müthiş oldu çünkü tamamen rock değil. Üzerinde çalıştıkları ve bugünkü rock çok çeşitli. Birçok farklı çeşidi içeriyor. İlerlemede olduğunuz hissettiğim bir müziğin parçası olmak harika. Run DMC, Aerosmith ve Red Hot Chili Peppers’ı ilk albümlerinden beri dinlerim. Bu gruba başladığımızda, tüm bu şeyler müziğimizi oluştururken etkilendiğimiz noktalar. Bakıp da “Bu şekilde oldu” diyeceğimiz başka şey yok. Farklı şeyleri bir araya getirirken kendi stilimizi oluşturmak zorundayız. Shoutweb: Bunu yapmayı istemenin sebebi ne diye soracaktım. Mike: İlk gördüğüm konser ya 1989’da ya da 1990’daydı. Anthrax ve Public Enemy’yi Killer B’s turunda görmüştüm. Şovun sonunda “Bring Da Noise”ı beraber yaptılar. Irvine Meadows’ta gördüm onları, çok büyüktü. Primus açtı. Ondan sonra bir sürü şov gördüm, her şov gördüğümde onun gibi bir şeyi daha çok yapmak istedim. Shoutweb: Şu an yaptığınız şey üzerinde çok büyük bir etkisi var yani? Mike: O gruplar değil ama fikir. Yapmak için çok heyecanlandığım bir şeydi. Grubu bir araya getirmeye başladığımızda, rock-rap gruplarının olmadığı bir zamanı düşünmeye başladık. Gruba başladığımızda hiçbir rock-rap grubu yoktu. O sound’un nasıl olacağıyla ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Kendi müziğimizi icat ediyorduk. Bu yüzden bizim sound’umuz bugün piyasadaki rock-rap gruplarından daha farklı. Çok farklı şeyleri karıştırdık ve çok değişik stillerden ortaya çıktık. “Onlarla çalabilir miyiz?” diye baktığımız hiçbir şey yoktu. Kendimizi karşılaştırdığımız bir grup yoktu. Pek yoktu. Limp Bizkit’in “Significant Other”ı ve Kid Rock öncesiydi. O gruplar kesinlikle bizim için bir kapı açtı. Böyle şeyler yapmak isteyen insanlar için nasıl yapmaları gerektiğiyle ilgili bir şeyler masaya koyduk. Bu tür gruplar ortaya çıktığında kime satacaklarını bilmiyorlardı. Onu almak isteyenlerde nereden alacaklarını bilmiyorlardı. Biz canlandırdık. Shoutweb: Yani yeni buzz band sizsiniz. Mike: Beni şaşırtan insanların grupla ilgili heyecanlarını anlatmaları ve albümün nasıl bir şey olduğunu bilmiyorlar. Dinlediklerini single’a dayandırıyorlar. Single’ı beğeniyorum ama albümü seviyorum. Albümden tamamen gurur duyuyorum. Shoutweb: Bence “One Step Closer” insanların albümü almaları için yeterli. Bir sürprizle karşılaşacaklar çünkü albümün geri kalanı mükemmel. Albüm üzerine o kadar çok yazı var ki… Mike: Çok mutluyum. Herkes albümü alana kadar bekleyemiyorum. Shoutweb: Karavanda iyi eğlenceler ve sağlıklı kalın. Birkaç hafta içinde New York’a geldiğinizde görüşürüz. DİP NOT: DEVAMLI GÜNCELLENECEKTİR...
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol